Bazı şeyleri
sadece bir kez söylersin, o yüzden seni sıkıca anlamasını beklersin. Her ne
yapmış olursan ol, vazgeçmezsin, neden bilmiyorum. Herkes kendi yolundaymış
gibi devam ederken bazı geceler yanında uzandığı kokusunu duyarsın, yalnız
hissettiğin anlarda bir şekilde yanında işte..
Bu kişi kim
mi? Bazen bir dost. Bazen sevgili. Bazen sadece arkadaş. Bazen gülüşünü
sevdiğin biri. Bazen gözlerini kapadığındaki sıcak bir yüz. Bazen aldığın
nefesteki hayat. Bazen üzüntülerini çalan bir hırsız. Bazen sana kendini
hatırlatan bir dokunuş.. Bazense her şey gibi…
Bazı anlar,
herkes ayrı şeyler yaşasa da, uzaklarda öylece beklesek de birbirimizi
hissederiz, kötü geçen zamanların ardından. Bu kişiler ne kadar özel
bilmiyorum. Ama bazı şeyler boktan gitmeye başladığında, ‘özledim’ diye tek bir
kelimenin o kadar anlamlı olduğu başka bir an gelmiyor aklıma.
Yıllar,
günler boyunca itiraf edilmeden, adına hiç bir şey diyemediğin –yaşadığın şeye
bir isim veremediğin- bazı düşünceler
hep aklının bir köşesinde kalıyor. Düşüncelerinin ve bedenin sarıp, sıkıca
bırakmadığın anlar öylece kalıyor.. neden bilmiyorsun. Neden hala sarılıp,
nasıl gözlerine bakıp, hala elini tuttuğun anlardaki cesaretsizce bekleyişin,
bu yaşadıklarından uzak bir sonla ayrılıyor. Yinede bırakmıyorsun, aklının hep
düşünen köşesinde durmayı başarıyor. Ve yalnız hissettiğinde nedensizce yanında
buluyorsun. Bir şekilde fena halde nevrotik. Fena halde iyi geliyor. Ne kadar
boktan şeyler yapsak da, ne kadar ayrı hayatlar yaşasak da hep anlamak istiyor,
tanımayı sürdürüyorsun bir döngü gibi..
Yaptığın
deliliklerin ve aptallıkların, onu parçaladığın ve tam bir bok gibi davrandığın
anların pekte bir önemi yok. Çünkü seni seviyorsa bağışlayacaktır. Sahiden buna
inanabilir misin? Mecbursun… diğer türlü hiçbir anlamı kalmaz… Sevgisiz bir
hayat olmaz. Hiç bir şeye değmez.
Bazı şeyler
itiraf edilmediği sürece garip bir şekilde devam ediyor. Ne dost gibi ne de
sevgili. Değişik bir şey, bunun adı ne bilmiyorum. Ama insanlar bu adını
bilmediğim şey her neyse, bu şekilde birbirlerine iyi geliyorlar. Adını
bilmediğim bu şey bir sır gibi saklı kalıyor aklında. İtiraf edip, elini
bırakmasından korkuyorsun. –adını bilmediğin şey- olarak bırakıyorsun. Bir
başucu kitabı gibi.
Peki ne
diyorum ben: bunu neden yazdığıma kısaca değinmek istiyorum. İnsanlar bazen
–adına benim bilmediğim şey- diyorum şimdilik, kendilerini dağıldıkları, yalnız
hissettikleri ve yaptığı bütün boktan şeylere rağmen asla bırakmayan çok az
insanla tanışırlar. Konuşurken yada yanında kısa bir an nefes aldıklarında
anlamsızca iyi gelen bir şey duyarlar. –adını benim bilmediğim bu şeyle- bazen
sıkıca sarılıyor bazen apayrı yollarda birbirine zıt koşuyoruz.
-adını bilmediğim şey-
-adını bilmediğim şey-
Durumlar karışık, hem güzel ve özel ama bir o kadar da ulaşılmaz belirsiz, bazen yoruyor insanı bazen de mutlu ediyor, ama bildiğim bir şey var, biliyorsun ki o kişi her kimse senin için değerli, değerli olması yetmiyor bazen, fazlasını istiyorsun ama fazlası olduğunda O'nu kaybetceğini de biliyorsun, arada kalmışlık bazen ama yine de adını bilmediğin şey işte senin de dediğin gibi:) Çok güzel ifade etmişsin durumu:)Zevkle okudum...
YanıtlaSilseninde bahsettiğin gibi, bazen eğlenceli bazen yorucu; değişik hikayelerle dolu garip bir yol. -adını bilmediğim şey- bu karmaşayı anlatıyor kısaca. beğendiğine sevindim.))
YanıtlaSil