Sayfalar

14 Nisan 2013 Pazar

Nasihat değil, sadece biraz anlatı ve az biraz tavsiye..



Yarın pazartesi ve daha şimdiden okuldan şikayetçi olanlarda illaki var, sınav haftasına girmemizle beraber bu durum daha da katlanıyor tabi ki. Bunları düşünürken aklıma bir çok şey geldi, o yüzden bir şeyler yazmak zorunda hissettim kendimi, ders çalışmaya kısa bir ara verip sizlere bir şeyler anlatmak istiyorum, dinleyip dinlememek sizin elinizde. Aslında konu okul felan da değil, gelecek moruk. Arada bir aklıma geliyor, şimdi de bir anda bir şeyler karalayayım dedim. Nasihat değil, sadece biraz anlatı ve az biraz tavsiye..

Okul denen şeyi hiç sevmesem de okuduğunuz için çok şanslısınız. Her insan diğer bir insanın kazandıklarından ilham alarak ilerler. Hedefini öyle seçer. Bu biraz idolünü seçmek gibi. Ama bu kendi kişiliğini kendi hayatını yaratmakta sadece bir öncü olabilir en fazla. Ama çoğu insan kendini fark edemez ve bunu fark edebilecek olanaklar içinde de doğmaz. Anlayacağın sen şanslısın moruk..

Bazı insanlar okul denen iki sıra iki bilgi kümesi içinde aradığını bulamaz. Çünkü oraya becerilerinin ve yeteneklerinin değil, diğer insanların hayatlarından kopya çektiği için, bir şekilde istemese o noktaya gelmiştir. Ben liseyi öyle böyle geçirdim, bir çok şeye ilgim oldu, denedim sonra yine denedim. Başarısızlıklar beni asıl hedefime yaklaştırıyor bunu fark ettim, ortadaki tozu dağıttım, istediğim şeyleri görebilmemi sağladı. Yine de zorlanıyorum elbet; çünkü hayattan, gerçekten emin olup tam anlamıyla anladığım tek şey, olay dünyada geçiyor moruk…

Gel gelelim yazarlığa sardık, bu benim için ayrı önemi olan bir hedef. Bir gün insanlara ‘‘bir an -hatırlıyorum- diyeceksin’’ dedirebilmek…

Sonra Uludağ üniversitesinin yolunu işletmeyle tuttuk. Lisenin bitimine yakın,  bilgisayarla yeni tanıştım sanki. Yeniden tanıdım hayatı çok şey gördüm, burası ayrı bir boyut ayrı bir dünya, bir çok fırsatın kesiştiği bir yer. Sonrasında ulan burada potansiyel var ve  sokakları tüm dünya buradan idare ediliyor demeden edemedim.

Lisede yaşıtlarım oyun oynayıp porno sitelerinde gezerken ben bu oyunlar, bu siteler nasıl yapılıyor diye merak edip "internetin başında" araştırarak projelere sardım, yarışmalara dadandım. Bi baktım bir senede 10 bin tl kadar bir param olmuş. Abartısız fazlası da vardır. Şimdilerde daha net görüyorum. Ama şöyle söylim burnunuzun dibindeki şeyler yerine geleceği görmeniz gerekiyor. Bu da fikirler ve yaratıcılıkla ilgili. Aynı zamanda yeteneklerinize sahip çıkmanız ve cesaretinizi kaybetmemenizi sağlayacak dostlar ve aile, devamlılık için az biraz ilaç görevi görüyor..

Şimdilerde işler güçleri iyice görmeye başladım. Potansiyeli görüyorum ve bir şekilde kendimde güvendiğim şeyleri beraberimde sürüklicem. Ulan bu çocuk napıyor. Adam gibi okusa ya diyenler elbet çıkacak. Birazdan buna da değinicem.

Bilgisayar benim az biraz tutkum oldu. Küçüklüğümden beri evimde var bir boka yaradığını şimdilerde fark ediyorum, o kadar çok şey katıyorsun ki kendine sadece merakın olsun. Elimde pc bir başıma programlar öğrendim, araştırmalar yaptım, fikirler düşündüm, düşünceler tanıdım, öngörümü artırdım. Şimdi birkaç projeyle uğraşıyorum. Bunlar dışında aklımın bir köşesinde sırada bekleyenler var.

Diyeceğim odur ki, herhangi bir tutkunuz, örneğin öyle basit de olsa başta fotoğrafçılığa aşkınız, müziğe ilginiz varsa bunun peşinden gidin. Yürüyün abi.  Hayata "herhangi bir işte çalışıp çok para kazanmak" olarak bakmayın, sakın bakmayın hemde! "sevdiğiniz işte çalışıp ihtiyacınız kadar para kazanmak" olarak bakın. Belki sevdiğiniz iş size çok para kazandırmayacaktır, ama emin olun çok para kazandıran ve rahat edemediğiniz bir iştense hiç para kazandırmayan ama sevdiğiniz, huzur bulduğunuz bir işi yapmak çok daha güzel ve eğlenceli.

Şöyle düşünebilirsiniz; çok para lazım moruk bana diyelim, ne için lazım? Huzurlu bir hayat için lazım.

En basit tanımıyla bu. Sabahtan akşama kadar çalışmak yerine istediğim saatlerimi aileme, arkadaşlarıma, sevgilime ayırmak için lazım. Kedimle oynamaya fırsat bulabilmek için lazım. Ama bunlar için ben neden çok para kazandıracak ve huzursuz olacağım bir iş bulayım? Bana yetecek kadar kazandığım bir işte,  istediğim saatlerimi ailemle, arkadaşlarımla, sevgilimle geçirebileceğim bir işteyim diye bilmeliyim. Bence…

Söylenmesinden aslında hiç de hoşlanmadığınız şeyleri somut ve pozitif örneklerle vermeye çalıştım, umarım az biraz anlatabilmişimdir.

Geleceğinizi hazırlarken iyi düşünün. Kâr da sizin olacak, zarar da…


2 yorum:

  1. daha 2 dakika sonrami bilemezken gelecek kaygilari yasiyorum 10 sene sonra nerde görüyorum kendimi? nerde olcam pofff hiiic bi fikrim yok
    istedigim bi iste yok aman bee

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yazımda şöyle demiştim: 'Yine de zorlanıyorum elbet; çünkü hayattan, gerçekten emin olup tam anlamıyla anladığım tek şey, olay dünyada geçiyor moruk…' şuan bende bir sürü belirsizliğin içinde sadece çırpınıyorum. öyle anlar vardı ki dibi görmekten son anda yırttım.

      ne yapmalıyım. hiç mi? yarını bilemezken on sene sonrasını bilde demiyorum. sadece zaman akıyor be.. hiç değilse geçişini iyice hisset.

      Sil