Gemilerimize
doğru gelen
dalgalar,
baş dönmesi
mide bulantıları
arasında
hastalığını yaratan
bir zaman.
yoksullaşmaya
başlıyor
bedenin.
bir uzun kaldırım yürüyüşü
kadar geçen
zamanlarda,
kendi hayatlarının
kendi yalnızlıklarına
mal olduğu
dedikoduları arasında
sevişmeler.
ruhunun onaylamadığı
yaşamlarından
ve
zevklerinden başka bir hal
kalmayıncaya kadar
sevişiyoruz.
insanlar
hep sevişiyor.
sevişirken düşünemeyen
her canlı gibi
sigara yakıyoruz
o an,
sonra bir sigara daha
sonra yaşadığını hissetmediğin,
hayatın bir an bile senden korkup
titremediği her an için
bir sigara daha.
dumanlar
açık pencereden
sızıp kaçana kadar
her an
ve her an.
küllerinden mezar
izmaritinden hayali
yaşam kuleleri.
kendi hayatı üzerinde
bir çaresiz adamlarız.
...
hissedebiliyor musun bazen?
kemiklerinde frenler
göz kapaklarında
dudaklarında
nefesinde frenler
ölümcül tek bir cümlenin ardındaki
düşünceleri saklayan
tüm o fren anları.
çarpışmaktan,
aklını kaybedip
dişlerinle beton zemini öpmekten
kaçtığı sessizlik
ve
gölge oyunları arasına
bir takım sigaralar
sıkıştırır gibi.
çok fazla paket
çok fazla sigara
bu havayı solumak için
ağır uyuşturucular
alıyorduk.
damarların kalınlaşıp
aklının bırakıp
uykularını kaçıran
şeylerden..
...
tüm sıvı sözcükler buharlaşıp
yok oldular bir gece.
kafam ateştendi
düşüncelerim her kelimem
bir sıvı,
ve gittiler.
bana veda öpücüğü ver,
orada
ilk yağmurun altında
ilk ıslaklığında
ilk tadında ki
gibi.
...
adımlıyoruz
elimizde sigaralar
yine sen yakmışsın.
küllerden yapılma
sabahın ilk gri ışıkları gibi
yanmış bir kelimeden bitiriyoruz
ve dumanlar yükseliyor kafamdan
dumanlar kaplıyor
ölmüş
sabahı...
doğru gelen
dalgalar,
baş dönmesi
mide bulantıları
arasında
hastalığını yaratan
bir zaman.
yoksullaşmaya
başlıyor
bedenin.
bir uzun kaldırım yürüyüşü
kadar geçen
zamanlarda,
kendi hayatlarının
kendi yalnızlıklarına
mal olduğu
dedikoduları arasında
sevişmeler.
ruhunun onaylamadığı
yaşamlarından
ve
zevklerinden başka bir hal
kalmayıncaya kadar
sevişiyoruz.
insanlar
hep sevişiyor.
sevişirken düşünemeyen
her canlı gibi
sigara yakıyoruz
o an,
sonra bir sigara daha
sonra yaşadığını hissetmediğin,
hayatın bir an bile senden korkup
titremediği her an için
bir sigara daha.
dumanlar
açık pencereden
sızıp kaçana kadar
her an
ve her an.
küllerinden mezar
izmaritinden hayali
yaşam kuleleri.
kendi hayatı üzerinde
bir çaresiz adamlarız.
...
hissedebiliyor musun bazen?
kemiklerinde frenler
göz kapaklarında
dudaklarında
nefesinde frenler
ölümcül tek bir cümlenin ardındaki
düşünceleri saklayan
tüm o fren anları.
çarpışmaktan,
aklını kaybedip
dişlerinle beton zemini öpmekten
kaçtığı sessizlik
ve
gölge oyunları arasına
bir takım sigaralar
sıkıştırır gibi.
çok fazla paket
çok fazla sigara
bu havayı solumak için
ağır uyuşturucular
alıyorduk.
damarların kalınlaşıp
aklının bırakıp
uykularını kaçıran
şeylerden..
...
tüm sıvı sözcükler buharlaşıp
yok oldular bir gece.
kafam ateştendi
düşüncelerim her kelimem
bir sıvı,
ve gittiler.
bana veda öpücüğü ver,
orada
ilk yağmurun altında
ilk ıslaklığında
ilk tadında ki
gibi.
...
adımlıyoruz
elimizde sigaralar
yine sen yakmışsın.
küllerden yapılma
sabahın ilk gri ışıkları gibi
yanmış bir kelimeden bitiriyoruz
ve dumanlar yükseliyor kafamdan
dumanlar kaplıyor
ölmüş
sabahı...