hayatımda ilk defa gerçekten kim olduğumu sorguluyorum bu sabah. neye benzediğimi ve ne kadar kendim olarak kalabildiğim hakkında şüphelerim var. insanların bir duruşu olur, biz onlara kişilik diyoruz. hayatımda ilk defa kendi kişiliğimden uzaklaştığımı fark ettim. değer verdiğim bir avuç insan bir avuç hobi var kendi adıma, ve her zaman yanımda bir bohça gibi taşıdığım hayallerim.
ben çok korkak bir insan oldum bu sabah, aynada ki yansımama bakıyorum sanki gözlerime yansıtılmış, bana artık öyle olmam fısıldanmıştı sanki. nedeni çok basitti doğru olarak düşündüğüm şeylerden özürler diliyordum, inandığım değerlerden özür diliyordum, hissettiğim şeylerden özür diliyordum. bana düşüncelerim iteleniyordu, bana inandığım şeylerin düşündüğüm şeylerin değersizliği serpiliyordu. ve sırf inandığın şeylere koşarken koyuyor, değerlerim için ölmeyi göze almayacağım hissine kapılsam bir an, varsın öldürsünler beni.
her sabah uyanıp, ileriye doğru bir adım atmak istediğinizi düşünün. ben çokça vakit inandığım şeylerden, düşüncelerimden geriye itilmeye mahkum kılınıyorum. bunu her sabah ileriye adımlar atmak için çabalarken yaptığınızı düşünün. ben bir merdivenin son basamağı gibiyim, üzerimden atlayıp zemine varılabiliyor. kendimi böyle tanımadım, noldu bana böyle. neden yabancılaşıyorum, neden etrafımda ki dostlarımın sesi kısılmış hissediyorum. biz karanlıkta ki ışığı göremeyecek kadar kör mü olduk.
insan sadece ölümle kaybetmiyor değerlerini, behsat abi güzel söylemiş. ben kimseyi kandırmadım, ben kimseden hayallerini bırakıp bedenimi esir alacak kadar aptal olmadım. düşüncelerim hiç bu kadar fakir kılınmadı, insan kendini kaybettiğini hisseder mi. aynaya baktığında yansımasını göremez mi insan. insan deli gibi sarıldığına değil, sarılamadığına aşık olur diyorlar. aşk nedir ki?
ne değildir biliyorum. suçlamalar değildir. aşk özürler beklemez. sarılmayı bekler. koklamayı bekler. dokunmayı bekler. başını omzuna dayadığında anlaşılmayı, uzaktayken parçanın tamamlanmasını bekler sabırla. eğer bir kere aşık olduysan, geçmişi sormazsın bir daha. o aklında kim varsa, gece uyuyamıyorsan o aşktır. geceleri içtiğin şarap gündüzüne kadar dahil oluyorsa budur, rakına eşlik edip kadehini doldurmaktır. sevişmektir, kıskanmaktır lan aşk.
düşündüm, insan hep düşünüyor da en çok kendine söylemiyor düşündüklerini. en çok kendinden kaçıyor. kendimi üzdüğüm kadar kimseyi üzmedim la şu hayatta. bu benim en büyük lafım en çok yakıştırdığım. kendimden en çok utandığım şey. en büyük hatam. herkesin benden beklentileri var, herkes neler beklediğini anlatıyor sadece. koşulları var şartları. olum size bir şey diycem ben de insanım lan benimde beklentilerim isteklerim, sahip olma arzusuyla tutuşup ulaşamadığım isteklerim var. ben kime anlatıcam lan bunları ben kimden isticem olum. kaçınıza gelip bir şey istedim, kaçınıza gelip hayallerime uzak kaldığımı, kaçınıza yalnız hissettiğimi söyledim. tek hatam hep sizi dinlemek. ben, ben nasıl olsa mutluyum. hiç bir sorunum yok lan benim. müthiş bir hayatım var.
bazen diyorum ki, ulan derdimizi sikeyim. ne dertmiş, kahrolsun tüm dertler. tüm dertler susmuş beni dinliyor sanki, sanki bir bok yaşıyorum da bir derdim var. neden bunu yapıyorum neden amınakoyim.
hayatınızdaki en büyük hata susmaktır, o da korkmaktandır bir şeyleri kaybetmeye olan korkunuz. neden korkarsınız size anlatım, gerçekten korkmanız gereken şeyi anlatim size. babanızı kaybetmeye yaklaşırsınız, bir kaza geçirir ve tüm hayatınızı size adamış ulan idol dediğiniz o adamdan bahsediyorum. yok olur, gidiyo dersiniz işte o an korkarsınız. sevdiğiniz kadın kollarınız arasından sıyrılıp ölmek üzeredir işte o an korkarsınız. ama siktiğimin hayatında bana başka şeylerden korkmaktan bahsetmeyin.
kimsenin neye inandığını sorgulamayın lan. kimi gider oralete inanır. kimi özgürlüğe, kimi karıya kız inanır kimi paraya, ama siktirtmeyin karışmayın lan. oralete inanıyosanız gidin bir oralet için gidin oralet seven adama oralet ısmarlayın siktirtmeyin olum beyninizi gidin yapın.
hayalet miyim olum ben. ben kurşun geçirmez miyim olum. ben üzülmem mi ben ağlamıyor muyum lan. görmediğiniz değerlerimi yargılamayın olum neler verdiğimi söyletmeyin bana neler yaptığımı söyletmeyin iyiliklerimden bahsettirmeyin olum bana, bana beni anlattırmayın, bana sustuğum şeylerden bahsettirmeyin olum bana özür dilemekten alttan almaktan bahsetmeyin abi, bana o cümlelerin arasında kaybolmaktan bahsetmeyin. bazen neler verdiğime ben bile hayret ediyorum, olum ben hayatımı veriyorum lan birine. hiç bu kadar kaybettiniz mi kendinizi, hiç bu kadar teslim oldunuz mu. ilk defa oluyor, değsin lan buna.
olum bırakın la beni. sikilmedik bir kulak arkamız kaldı onu da siktireyim, kaybedeyim kişiliğimi, bunu ben istemiyorum bunu hayat söylüyor olum bana. adam dediğin, adam gibi durur. modernleşme ve medeniyat adı altında pezevenkleşmeye gerek yoktur.
beni böyle sevin lan. beni böyle bir kişi sevsin ama sevsin olum. bana oralet ısmarlayın, zaman kaybetmeyin lan boş laflarla. sanki gerçekten hayattan darbe yemiş gibi yapmayın. konuşun olum sadece adam gibi durun adam gibi ama konuşun lan. hatanız varsa geride adım atın, ama şunu unutmayın en aptallar bile aşağılanmak için yaşamazlar. aşağılama iç güdünüzü de alın gidin varsa.
ben çok korkak bir insan oldum bu sabah, aynada ki yansımama bakıyorum sanki gözlerime yansıtılmış, bana artık öyle olmam fısıldanmıştı sanki. nedeni çok basitti doğru olarak düşündüğüm şeylerden özürler diliyordum, inandığım değerlerden özür diliyordum, hissettiğim şeylerden özür diliyordum. bana düşüncelerim iteleniyordu, bana inandığım şeylerin düşündüğüm şeylerin değersizliği serpiliyordu. ve sırf inandığın şeylere koşarken koyuyor, değerlerim için ölmeyi göze almayacağım hissine kapılsam bir an, varsın öldürsünler beni.
her sabah uyanıp, ileriye doğru bir adım atmak istediğinizi düşünün. ben çokça vakit inandığım şeylerden, düşüncelerimden geriye itilmeye mahkum kılınıyorum. bunu her sabah ileriye adımlar atmak için çabalarken yaptığınızı düşünün. ben bir merdivenin son basamağı gibiyim, üzerimden atlayıp zemine varılabiliyor. kendimi böyle tanımadım, noldu bana böyle. neden yabancılaşıyorum, neden etrafımda ki dostlarımın sesi kısılmış hissediyorum. biz karanlıkta ki ışığı göremeyecek kadar kör mü olduk.
insan sadece ölümle kaybetmiyor değerlerini, behsat abi güzel söylemiş. ben kimseyi kandırmadım, ben kimseden hayallerini bırakıp bedenimi esir alacak kadar aptal olmadım. düşüncelerim hiç bu kadar fakir kılınmadı, insan kendini kaybettiğini hisseder mi. aynaya baktığında yansımasını göremez mi insan. insan deli gibi sarıldığına değil, sarılamadığına aşık olur diyorlar. aşk nedir ki?
ne değildir biliyorum. suçlamalar değildir. aşk özürler beklemez. sarılmayı bekler. koklamayı bekler. dokunmayı bekler. başını omzuna dayadığında anlaşılmayı, uzaktayken parçanın tamamlanmasını bekler sabırla. eğer bir kere aşık olduysan, geçmişi sormazsın bir daha. o aklında kim varsa, gece uyuyamıyorsan o aşktır. geceleri içtiğin şarap gündüzüne kadar dahil oluyorsa budur, rakına eşlik edip kadehini doldurmaktır. sevişmektir, kıskanmaktır lan aşk.
düşündüm, insan hep düşünüyor da en çok kendine söylemiyor düşündüklerini. en çok kendinden kaçıyor. kendimi üzdüğüm kadar kimseyi üzmedim la şu hayatta. bu benim en büyük lafım en çok yakıştırdığım. kendimden en çok utandığım şey. en büyük hatam. herkesin benden beklentileri var, herkes neler beklediğini anlatıyor sadece. koşulları var şartları. olum size bir şey diycem ben de insanım lan benimde beklentilerim isteklerim, sahip olma arzusuyla tutuşup ulaşamadığım isteklerim var. ben kime anlatıcam lan bunları ben kimden isticem olum. kaçınıza gelip bir şey istedim, kaçınıza gelip hayallerime uzak kaldığımı, kaçınıza yalnız hissettiğimi söyledim. tek hatam hep sizi dinlemek. ben, ben nasıl olsa mutluyum. hiç bir sorunum yok lan benim. müthiş bir hayatım var.
bazen diyorum ki, ulan derdimizi sikeyim. ne dertmiş, kahrolsun tüm dertler. tüm dertler susmuş beni dinliyor sanki, sanki bir bok yaşıyorum da bir derdim var. neden bunu yapıyorum neden amınakoyim.
hayatınızdaki en büyük hata susmaktır, o da korkmaktandır bir şeyleri kaybetmeye olan korkunuz. neden korkarsınız size anlatım, gerçekten korkmanız gereken şeyi anlatim size. babanızı kaybetmeye yaklaşırsınız, bir kaza geçirir ve tüm hayatınızı size adamış ulan idol dediğiniz o adamdan bahsediyorum. yok olur, gidiyo dersiniz işte o an korkarsınız. sevdiğiniz kadın kollarınız arasından sıyrılıp ölmek üzeredir işte o an korkarsınız. ama siktiğimin hayatında bana başka şeylerden korkmaktan bahsetmeyin.
kimsenin neye inandığını sorgulamayın lan. kimi gider oralete inanır. kimi özgürlüğe, kimi karıya kız inanır kimi paraya, ama siktirtmeyin karışmayın lan. oralete inanıyosanız gidin bir oralet için gidin oralet seven adama oralet ısmarlayın siktirtmeyin olum beyninizi gidin yapın.
hayalet miyim olum ben. ben kurşun geçirmez miyim olum. ben üzülmem mi ben ağlamıyor muyum lan. görmediğiniz değerlerimi yargılamayın olum neler verdiğimi söyletmeyin bana neler yaptığımı söyletmeyin iyiliklerimden bahsettirmeyin olum bana, bana beni anlattırmayın, bana sustuğum şeylerden bahsettirmeyin olum bana özür dilemekten alttan almaktan bahsetmeyin abi, bana o cümlelerin arasında kaybolmaktan bahsetmeyin. bazen neler verdiğime ben bile hayret ediyorum, olum ben hayatımı veriyorum lan birine. hiç bu kadar kaybettiniz mi kendinizi, hiç bu kadar teslim oldunuz mu. ilk defa oluyor, değsin lan buna.
olum bırakın la beni. sikilmedik bir kulak arkamız kaldı onu da siktireyim, kaybedeyim kişiliğimi, bunu ben istemiyorum bunu hayat söylüyor olum bana. adam dediğin, adam gibi durur. modernleşme ve medeniyat adı altında pezevenkleşmeye gerek yoktur.
beni böyle sevin lan. beni böyle bir kişi sevsin ama sevsin olum. bana oralet ısmarlayın, zaman kaybetmeyin lan boş laflarla. sanki gerçekten hayattan darbe yemiş gibi yapmayın. konuşun olum sadece adam gibi durun adam gibi ama konuşun lan. hatanız varsa geride adım atın, ama şunu unutmayın en aptallar bile aşağılanmak için yaşamazlar. aşağılama iç güdünüzü de alın gidin varsa.
bir son alıntıyla bitiriyorum:
"Şimdi sadece geceleri yapayalnız ve yalınayak anlayabildiğim şeyler var."